Thursday, June 26, 2014

Best Of Fairouz --Best oldies Songs.Great hits

Fairouz sings in the Western Assyrian dialect as well as Lebanese Arabic dialect.

Fairouz's father was Assyrian who fled to Lebanon because of the threat of death due to the Assyrian Genocide committed by the Ottoman Empire 1914-1918.

Tuesday, June 24, 2014

Kazım Koyuncu - Koyverdun Gittun Beni


Nostalghia - Andrei Tarkovsky (Mother Mother)


Mother, mother
Wives, little wives
Love me too
If you are going to the green garden
Take me too
If you will gather flours
Gather for me too
If you will do wreaths do it for me too
If you will go to the river Danube
Take me too
If you will put the wreaths on the water, put them for me too
Your wreaths were taken by the wind
Mine has drowned
Your friend came from war
Mine didn't
He doesn't come, the letter is not written
He forget me

Monday, June 23, 2014

Hayat Geçer Yasemin Göksu

AlbümAh
Yılı2014
Hayat soru, hayat cevap
Âh yüküm kendimden ağır
Günah kimin, neydi sevap
Yaz üç beş sunturlu satır
Âh bunca yalan, bunca zulüm içimi kanatır
Bir çocuk susar, umut küser, bir dili kanatır
Ölüm geçer önünden ardından bastığı yerler yaradır Hayat bazen sarsar inancını zulmedenlerden yanadır.
Gerçek nedir, neydi yalan
Bir gün gösterir zaman
Sor kendine acımadan Sen misin gerçek olan
Ah bunca talan, bunca kıyım içimi kanatır
Bir kadın susar, toprak küser, tohumu kanatır
Hayat geçer önünden ardından durduğu yerler yaradır Çoğu zaman sarsar inancını zulmedenlerden yanadır.
Söz: Yasemin Göksu

Bob Dylan: Kağızman’ın narı

Bob Dylan & The Band "Forever Young" - A Tribute To Bob Dylan

Merve Erol, Bob Dylan'ın İstanbul'da 'binlerce konserlik tecrübe'yle ikinci kez verdiği konserini Agos için yazdı.

22 Haziran 2014 Pazar 00:51


MERVE EROL
Bob Dylan’ın ilk İstanbul konseri efsane statüsüne çoktan yerleşti. 1989 itibariyle hâlâ çoraklığını koruyan canlı müzik âleminde (Miles Davis’le beraber) İstanbul Caz Festivali’ne tanrılar katından inmiş gibilerdi. 20. yüzyılın, modern dünya tarihinin en müstesna iki şahsiyeti için çoktan geçerli bu benzetme.
Meğer o konser 'Never Ending Tour’un ilk etaplarından biriymiş. Kim derdi ki Dylan’ı bir değil, iki defa daha izleyeceğiz İstanbul’da? Ama 7 Haziran 1988’de başladığı bu turne kapsamında Amerika’da uğramadığı köy dahi kalmayan, üstelik stüdyo çalışmalarını da gram akasatmayan Dylan daha dün (20 Haziran) yeniden düşüverdi şehre işte.
Konser hakkında yazılan bir sürü tanıtım metninden biri “60’larda ünlüymüş” gibisinden laflarla başlayıp “deneyin” diye bitiyordu. Yahu daha neyi deniyorsun? Bob Dylan sadık ve meselelere ayık dinleyicilerinin yanında, milenyum şuursuzlarıyla da muhatap olmak zorunda artık. Allahtan, aynı ilk ve ikinci konserdeki gibi, seyirciyle yüz göz olmama ilkesine hâlâ sıkı sıkıya bağlı da, hiç anlam veremeyeceği bir sabun köpüğü “entertainment” ortamında eğreti durmayı becerebiliyor hâlâ.
Elli yılı aşkın fiilî müzik hayatında çok çeşitli dönemleri var Dylan’ın. Guthrie / Seeger eksenindeki folk hattı, elektrikli devrimci dönem, Nashville country’leri, blues, pûr rock, Hıristiyan gospelleri, ama her zaman en hasından şarkı erbaplığı... 1997’nin “Time Out Of Mind”ı, loş, tok, dolgun yapısıyla hayatının ikinci baharının başyapıtını müjdeliyordu. Ama orada kalmadı, kendine nefis bir rockabilly orkestrası kurdu, “Love and Theft”, “Modern Times”, “Together Through Life”, en nihayet iki sene önceki “Tempest” albümleriyle kendine yükte hafif, Amerikan şarkı tarihi itibariyle pahada ağır bir yön çizdi. Bir yandan da radyo programları yapmaya başladı ki, tarihin çöplüğünden çekip çıkardığı yerel ve dönemsel müzisyenler eliyle resmen kütüphaneciliğe soyundu. Resim ve heykel sergileri, sanatçılık madalyonunun öbür yüzü.
“Modern Zamanlar”dan anladığımız, şapkasıyla ve ince bıyığıyla hatırlattığı bir Charlie Chaplin duruşu. Dylan’da komediden değil, ironiden söz edilebilir belki, ama çağa kapsayıcı, eleştirel ve popüler bir bakışın mihenk taşını başkalarıyla beraber en çok Chaplin’de gördüğü düşünülebilir. ‘80’leri ve ‘90’ları belirsizce geçiştirmiş Dylan yapıtının son demde vardığı bu yüksek pop terkibine bu zaviyeden bakmak yerinde olur.
Dylan konseriyle beraber 'Black Box' denen, Şahenk’in yeme-içme-eğlence kompleksinin yeni ürünü gösteri alanını da tecrübe ettik. Akustiği iyi olmakla beraber, Ayazağa plazalarının arasına konuşlanmış, AVM kılıklı bir yer. İşte Dylan konserine bu mekânda yeni döneminin startını veren şarkıyla, “Things Have Changed”le başladı. Kendini Chaplin’e selâmla yerleştirdiği modern dönem (ve bilinç) havzasından değişen yeni dünyanın insanlarına genellikle son albümlerinden işlerini bu sahneden söyledi. “She Belongs To Me”den “Tangled Up In Blue”ya, bu yeni havalara uyum sağlayabilecek eski şarkılarını ustalıkla yerleştirdi. Bis kısmında “Blowin’ In The Wind”i bile bu ahenge uyumlu hale getirerek adeta yeniden bestelediğini gördük. Üstelik, artık kapı gıcırtısını aşıp iyiden iyiye perişan olan, ama yine kendi sözünü ve hikmetini en iyi taşıyan sesine uydurabildi şarkılarının bu yeni versiyonlarını.
Aslen Kağızmanlı Bob Dylan, içinden bin tane benzersiz şarkı çıkan bir nar meyvesi olarak, İstanbul’dan böylece geçip gitti yeniden. Altı meşin pantolon, üstü kumarbaz ceketi, bir de gümüş kemeri vardı hakikaten. Eline gitar almadı, piyanodan mızıkaya geçişler yaptı, hiç bitmeyen turnesinin yeni ayaklarına doğru yola koyuldu. Binlerce konserlik tecrübeyle, artık zamanlar değişse de, yakın tarihimize attığı kallavi çentiğin öyle kolay doldurulamayacağını biliyor olmalı.


BOB DYLAN TOUR DATES
August 13-14 - Riverside Theatre, PCEC, Perth (All Ages)
ticketek.com.au, 132 849

August 18-20 - Palais Theatre, Melbourne (All Ages)
ticketmaster.com.au, 136100

August 25 - Brisbane Convention & Exhibition Centre (All Ages)
ticketek.com.au, 132 849
August 29 - Royal Theatre, Canberra (All Ages)
ticketek.com.au, 132 849
August 31 - Entertainment Centre, Adelaide (All Ages)
ticketek.com.au, 132 849

September 3-5 - State Theatre, Sydney (All Ages)
ticketmaster.com.au, 136100

September 7 - Sydney Opera House (All Ages)
sydneyoperahouse.com, (02) 9250 7777


Saturday, June 21, 2014

Zehra Bilir - Eledir Oğul Eledir ( Ha Bu Diyar )

Zehra Bilir (d. 26 Mart 1913, Arapgir, Malatya - ö. 28 Haziran 2007, İstanbul), "Türkü Ana" lakabıyla anılır gerçek adı: Eliz Surhantakyan.[1] Halk Türküleri ses sanatçısı.
1943'te radyo aracılığıyla sesini duyurmuştur. 1944'te halk türkülerini sahne üzerinde ilk kez okuyan türkücüdür. 1930'larda Darülbedayi'de balerin olarak çalışan Zehra Bilir, fark edilen müzik yeteneğini yönlendirmek amacıyla besteci ve kanun sanatçısı Artaki (Terziyan) Candan (1885-1948)'dan ve Hüseyin Sadeddin Arel (1880 - 1955)'den dersler aldı.
Sanatçı; sahneye şalvar, çarık gibi giysilerle çıkması ve özellikle elindeki mendili sallamasıyla ve türküleri yörelerine ait otantik özellikleriyle okumasıyla büyük ilgi toplamıştır. Birçok türkü derlemesi de yaparak Türk halk kültürüne büyük katkıda bulunan Zehra Bilir, 1952 senesinde, ardında pek çok plak bırakarak müzik hayatından çekilmiştir. Zehra Bilir, 28 Haziran 2007’de yaşadığı huzurevinde 94 yaşında yaşında vefat etti. 4 Temmuz 2007’de Zincirlikuyu Camii’nde öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından, Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Thursday, June 19, 2014

ASTOR PİAZZOLLA



Astor Pantaleón Piazzolla, Arjantinli bandoneoncu, Tango Nuevo'nun kurucusu. 11 Mart 1921'de Buenos Aires'e 400 km uzaklıkta Atlantik sahilinde bir sayfiye yeri olan Mar del Plata'da doğdu, 4 Temmuz 1992'de Buenos Aires'te öldü.

İki yaşındayken ailesi New York'a yerleşti, 1937'ye kadar ABD'de yaşadı. Annesi terzi, babası berberdi. Mahalle arkadaşı Rocky Marciano daha sonra dünya ağır sıklet boks şampiyonu olacak, bir grup arkadaşı Kaliforniya'da Alcadraz'da, bir kısmı New York'ta Sing-Sing'de oturmak zorunda (!) kalacaktı. Ama o kendini müziğiyle kurtardı. 10 yaşındayken tango orkestralarının önemli çalgısı bandoneonu ustaca çalışıyla ün kazandı, 1934'te tango şarkıcılarının kralı sayılan Carlos Gardel ile çalmaya başladı. Piazzolla bestelediği oda müzikleri, senfoniler, bale müzikleri ve tangolarında kendine özgü stiline her zaman sadık kaldı.

1954'te eğitim için bursla Paris'e gitti, ünlü Fransız eğitmen Nadia Boulanger'den ders aldı ve Gerry Mulligan ile de orada tanıştı. Bir yıl sonra Arjantin'e döndü, tangoyu monotonluktan kurtarmak için bir sekizli kurdu ve kendi tango stilini kabul ettirmeyi başardı. O günlerin en ünlü iki tango topluluğu için 200'den fazla parça düzenledi ve Buenos Aires Üniversitesi'nde konser veren ilk tango müzisyeni oldu. Kısa zaman sonra tiyatro toplulukları, film ve plak şirketlerinden beste siparişleri almaya başladı. Paris Opera Orkestrası Yaylı Çalgılar Topluluğu ve La Scala Opera Orkestrası müzisyenleriyle konserler verdi, 100'den fazla kayıt yaptı. Dünyanın en ünlü senfoni orkestraları onun bandoneon konçertolarını yorumladı.

Sunday, June 15, 2014

Jazz singer Jimmy Scott dies at 88

 Jazz singer Jimmy Scott dies at 88

Jimmy Scott Jimmy Scott enjoyed a late career renaissance after the 1990s
Jimmy Scott, the US jazz singer whose high and haunting voice earned him many high-profile fans and a Grammy nomination, has died at the age of 88.
Scott had the rare genetic condition Kallmann's Syndrome, which meant he never reached puberty and his voice did not deepen.
Madonna once described him as "the only singer who makes me cry".
He also recorded with Lou Reed and appeared on the soundtrack to 1990s TV drama Twin Peaks.
Speaking of his voice, which was often mistaken for a woman's, he said: "I learned that it was a gift that I was able to sing this way.
"Many times, I'd think, I'd love to try this in a lower register... but then after a while you think, sing with what you got."
'Masterpiece' Scott began his recording career in the 1950s. By 1962, he had been signed by Ray Charles, who also produced his album Falling in Love Is Wonderful.
Scott regarded the album as his "masterpiece" - but it was withdrawn from sale after a matter of weeks because of a legal wrangle with his former record label, and Scott withdrew from the music industry.
He then took jobs including as a shipping clerk, waiter and a ward captain for the Democratic Party before a late musical renaissance in the early 1990s.
All the Way, which was released in 1992, was nominated for a Grammy Award for best jazz vocal performance.
Scott's career blossomed late in life as he continued to record and tour.

Saturday, June 14, 2014

Hariçten Gazelciler 2 - Kaç Aşk Var Ki ?

Hariçten Gazelciler’in vokalisti hayatını kaybetti

Hariçten Gazelciler grubunun vokalisti ve çağlama isimli enstrümanın mucidi Ömür Kılıçaslan, sabaha karşı evinin balkonundan düşerek hayatını kaybetti.
2001 yılında İzmit’te kurulan Hariçten Gazelciler adlı alternatif müzik grubunun solisti, İstanbul müzik piyasasının tanınan isimlerinden Ömür Kılıçaslan’ın vefat haberi, grubun sosyal medya hesaplarından duyuruldu.
Mucidi olduğu çağlama isimli enstrumanıyla adını müzik tarihinin sayfalarına altın harflerle yazdıran Kılıçaslan, 1998 yılında Rock müzik grubu Çamur’un bas gitaristliğini üstlenmişti.
Kılıçaslan’ın cenazesi bugün ikindi namazına müteakiben Sarıyer Eski Bahçeköy Mezarlığı’na (Orman Fakültesi yanı) defnedilecek…

Sunday, June 8, 2014

Sema Moritz - Kaçsam Bırakıp

Sema Moritz, 14 Ağustos 1956 tarihinde Ankara'da dünyaya geldi
Üniversiteyi bitirdikten sonra 1981 yılında Berlin'e gitti 1981'de işçi kadınlardan oluşan bir koro kurdu ve yönetti, "yabanel" grubunu kurdu, Avrupa'da bu grubuyla birçok uluslararası festivallere katıldı 1984 yılından başlayarak Tahsin İncirci'nin bestelerini ve aynı zamanda şefliğini yaptığı Berlin Kreuzberg Dostlar Korosu'nda solist olarak Nazım Hikmet şarkılarını söyledi, 1987 yılında kendi grubu Sema & Taksim'i kurarak geleneksel Türk müziğini kendi yorumu „jazz a la turca" olarak seslendirdi, konserlerinde ve albümlerinde Nazım Hikmet bestelerine yer verdi Giora Feidmann ile ortak çalışmalarla Yiddisch Liedler söyledi, Tunçel Kurtiz'le Nazım Hikmet'in „Şeyh Bedreddin Destanı"nı seslendirdi, ve yurt içinde ve yurt dışında birçok şehirde turneler yaptı.SEMA İstanbul - Berlin arasında yaşayan bir sanatçı. Yunus Emre' den Nazım Hikmet' e, Bertolt Brecht' ten "Anneler & Ninniler' e kadar uzanan projeleri var. 1895 - 1940 arası İstanbul' da sahne almış kadın şarkıcıların söylediği tangolar, fokstrotlar, valsler, operetler yoğunlaştığı dallardan biri.
Ve dünyaya "Efsane Hanımlar"ı tanıtmak gibi bir misyonu var artık...
Sema dünyada "oktavlar arasında dolaşan "taş plak sesli kadın" olarak yerini
çoktan aldı.

Saturday, June 7, 2014

Allegra Ensemble Müzik Topluluğu | Anlatacaklarım Var

Özgün repertuarlarıyla dikkat çeken, Türk kültürünün hazine değeri taşıyan müzik mirasını klasik batı müziği enstrümanlarıyla harmanlayan Allegra Ensemble müzik topluluğu 'Anlatacaklarım Var' programında Oylum Talu'nun konuğu oldu.

Thursday, June 5, 2014

Tayfun Talipoğlu - Lokman Hekimin Sev Dediği


Bu yürek
Seni seveceğini biliyordu herhalde
Bu kafa seni kuracağını seziyordu hanidir
Bire bin veren buğday
Elmadaki mayhoşluk
Hukuki beşer
Çınçınlı hamam
Çizmeli kedi
Sanki elleriyle koymuşlar gibi
İkimizden bir işmar.
Seni sevmemiş olsam , sözlerim yarı yarıya
Gözlerim yarım
Ellerim çolak Hüseyin eli
Seni sevmesem , nefes almayı beceremem ki
Bugün günlerden ne ?
Cumartesi
Seni sevdiğim için Cumartesi elbet
Seni sevdiğim için bak temmuz ayındayız
Ayşe onbaşı , Pir Sultan Abdal , büsbütün sevdalıyım sana
Bu gemiler nereye gidiyor seni sevdiğim için
Seni sevdiğimden suyun akası geliyor
Bacaların tütesi
Nurhayatın halleri , seni sevdiğim için güzel
İbrahimin dilleri
İnsan seni sevince tutsaklığa kızar tabi
Savaşın adı geçse cinifrit olur
Ereğlinin kömürünü düşünür , ne kömür o be
Ramanı düşünür , Çukurovayı düşünür
Seni sevdiği için , Haliçte bir uğultu
Marmarada bir deniz
Isparta bahçesinde güller
Seni sevdiği için goncalanıyor
Seni sevdiğim için kilim dokuyorlar Avşarda
Yarın sabahlar seni sevdiğim için icat edildi
Penisilin , halk şiiri , canlı sinema
Mapushaneler , yedi düvel , harbi İspanyol nezlesi
Sultan Hamid , Don Civanni
Ne bilsinler seni sevdiğimi
Başaklamayan yulafa söylemeli
Cılk yumurtaya, paslı demire
Kulağını bükmeli kurtlu kirazın
Hoşnut değillerse bu gidişattan
Akıl etsinler seni sevdiğimi ,
Yeşille turuncunun kafa barıştırması bu sevdadan ötürü
Tepemizdeki o göçmez tavan,
Sulardaki yakamoz , ortancadaki pembe
Ben seni sevdim diye
Bingöl vilayetinde kamyondan inince
Tığ gibi bir delikanlıya soruyorum
Siz nerenin bulutlarısınız böyle ?
Biz sizin sevdanızın bulutlarıyız!
Bir yıldızlı akşamı varsa Ankaranın
1953 kışları içinde
Karnı tok , sırtı pekse hısım akrabanın
Konu-komşu dirlik düzenlik içindeyse
Birbirimizi daha çok sevelim diye
İnsan seni sevince iş-güç sahibi oluyor
Şair oluyor mesela
Meyhaneden cayıyor bir akşamüzeri
Caysın be güzel!
Caysın be iyi!
Tütünü bırakıyor , tütün neyime zarar
Keseme zarar , ciğerime zara , sevdama zarar
Seni sevince adamın pabuçları eskimiyor
Beti-benzi yeni çarktan çıkmış gibi
Seni sevince insan bilgili saygılı gönlü gani şen
Saçları zencefilli
Erkencecik evine dönmek istiyor canı
Hep seni düşün
Hep seni yaşat
Hep seni yıka
Seni doyur üç öğün
Seni bir kanım uyut , sonra uyandır
Lokman hekim , seni sev diyor bana!
Seni sevmeseydim , ilkbaharı kodunsa bul gayrı
İstanbul diye bir kent yoktu ki yeryüzünde
Umut diye bir şey yoktu ki seni sevmeseydim
Hak , hukuk , bereket diye
Eşitlik , kardeşlik , hürriyet diye
Yüreğime sağlık ne iyi ettim..!
-Metin Eloğlu-

Saturday, May 31, 2014

Miles Davis - Kind of Blue - 1959 (Complete Album)



Discography (with links to each song's starting point):

1. So What - 00m00s
2. Freddie Freeloader - 9m26s
3. Blue in Green - 19m19s
4. All Blues - 24m47s
5. Flamenco Sketches 36m23s
6. Flamenco Sketches (Alternate Take) 45m51s

Album Description:

Kind of Blue is a studio album by American jazz musician Miles Davis, released on August 17, 1959, by Columbia Records. Recording sessions for the album took place at Columbia's 30th Street Studio in New York City on March 2 and April 22, 1959. The sessions featured Davis's ensemble sextet, with pianist Bill Evans, drummer Jimmy Cobb, bassist Paul Chambers, and saxophonists John Coltrane and Julian "Cannonball" Adderley. After the entry of Evans into his sextet, Davis followed up on the modal experimentations of Milestones (1958) by basing Kind of Blue entirely on modality, in contrast to his earlier work with the hard bop style of jazz.

Though precise figures have been disputed, Kind of Blue has been described by many music writers not only as Davis's best-selling album, but as the best-selling jazz record of all time. On October 7, 2008, it was certified quadruple platinum in sales by the Recording Industry Association of America (RIAA). It has been regarded by many critics as the greatest jazz album of all time and Davis's masterpiece.

This is the one jazz record owned by people who don't listen to jazz, and with good reason. The band itself is extraordinary (proof of Miles Davis's masterful casting skills, if not of God's existence), listing John Coltrane and Julian "Cannonball" Adderley on saxophones, Bill Evans (or, on "Freddie Freeloader," Wynton Kelly) on piano, and the crack rhythm unit of Paul Chambers on bass and Jimmy Cobb on drums. Coltrane's astringency on tenor is counterpoised to Adderley's funky self on alto, with Davis moderating between them as Bill Evans conjures up a still lake of sound on which they walk. Meanwhile, the rhythm partnership of Cobb and Chambers is prepared to click off time until eternity. It was the key recording of what became modal jazz, a music free of the fixed harmonies and forms of pop songs. In Davis's men's hands it was a weightless music, but one that refused to fade into the background. In retrospect every note seems perfect, and each piece moves inexorably towards its destiny. --John Szwed

The album's influence on music, including jazz, rock, and classical music, has led music writers to acknowledge it as one of the most influential albums ever made. In 2002, it was one of fifty recordings chosen that year by the Library of Congress to be added to the National Recording Registry. In 2003, the album was ranked number 12 on Rolling Stone magazine's list of the 500 greatest albums of all time.

Thursday, May 29, 2014

Ne Soma si Ne Muzigi alin bunlari!

Antakya’da Soma için düzenlenen anma etkinliğine saldıran polis “Burada müzik yapamazsınız” diyerek üçü müzisyen sekiz kişiyi gözaltına aldı
praksis-antakya
Antakya Saray Caddesi’nde Soma’da yaşamını yitiren madencileri anmak için AKA-DER tarafından düzenlenen sokak etkinliği, açık havada müzik yapılamayacağını söyleyen polislerin saldırısına uğradı.

“Ne Soma’sı, ne müziği! Alın bunları!”

 müzik grubunun ezgilerini seslendirdiği sırada anmanın yapıldığı yere gelen polisler “Burada müzik yapamazsınız” dedi ve üçü müzisyen sekiz kişiyi gözaltına aldı.
praksis-antakya-polis
latuff_praksis
Eylem alanlarında, barikatlarda müziği doğrudan bir direniş aracı olarak kullanan Praksis üyeleri pek çok kez polis baskısı ve davalarla yüz yüze geldi. Carlos Latuff, bu karikatürünü Praksis için çizmişti.
sendika.org 

Friday, May 23, 2014

Kime Ne? - Tanju Okan

Tanju Okan

Tanju Okan
Genel bilgiler
Doğum 27 Ağustos 1938
İzmir, Türkiye
Ölüm 23 Mayıs 1996 (57 yaşında)
İzmir, Türkiye


Etkin yılları 1961-1995
Tanju Okan (d. 27 Ağustos 1938, Alaşehir - ö. 23 Mayıs 1996, İzmir), Türk şarkıcı, müzisyen ve sinema oyuncusuydu ve çok güçlü bir sese sahipti.

Hayatı

İlköğrenimini Manisa'da, lise öğrenimini Balıkesir'de tamamladı. Daha sonra İtalya'da şan eğitimini alarak Türkiye'ye döndü. İlk önce, 1961'de, Ankara'da profesyonel müzik hayatına başlasa da bir yıl sonra İstanbul'a döndü. 1964'te Milli Orkestra'yla (Erol Büyükburç ve Tülay German ile bu sırada tanışmıştır) Balkan Müzik Festivali'ne katıldı. 1964'te 'İbibikler Öter Ötmez Ordayım' isimli ilk plağı Sahibinin Sesi firmasından yayımlandı. Bu sırada Nur Erbay'la hayatını birleştirdi, Tansu ismini verdikleri bir oğulları dünyaya geldi. Bu evlilik yaklaşık 8 ay sürdü.
1960`ların sonundan itibaren Ş.Akannaç ve Nino Varon`un yazdığı Hasret (1970), Tuğrul Dağcı`nın yazdığı Koy Koy Koy (1972), Mehmet Teoman`un yazdığı Kadınım (1974), Güzin Gürman'ın yazdığı Öyle Sarhoş Olsam ki (1972) parçalarıyla geniş kitlelerce tanınır oldu. Bütün Şarkılarım albümü 1975'te çıktı. İkinci evliliği de 1976`da gerçekleşti, 14 ay sürdü. 1980'de 'Yorgunum' albümü Kent firmasından piyasaya çıktı. 1995'te Marş Müzik'ten çıkan 'İşte Tanju Okan 95' son albümü oldu.
Siroz hastalığına yakalanan Tanju Okan, 1995'te İzmir'in Urla ilçesine yerleşti. Kısa bir süre sonra hayatını kaybetti. Vasiyeti üzerine Urla`daki İskele Kabristan`ına gömüldü. Bu ilçede bir Tanju Okan Parkı ve Tanju Okan Heykeli bulunmaktadır

Monday, May 5, 2014

Ahmet Kaya - Mahur

MAHUR

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı
Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı
Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı
Gittiler akşam olmadan ortalık karardı
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.

Bitmez sazların özlemi daha sonra, daha sonra
Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara
Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara
Geceler uzar hazırlık sonbahara
O mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız.

Söz: Attilâ İlhan
Müzik: Ahmet Kaya

Thursday, May 1, 2014

BARiKAT - F TiPi DÜNYA (Türkçe Rap Müzik)


F TİPİ DÜNYA
Parça parça hayatlar, asık nice suratlar. Karanlıklar içinde paylaşılan yalnızlıklar. Nefes almaya çalışır boy veren bu çiçekler. Delinin tekinin attığı kuyuya bu taşları çıkarmaya çalışır dört bir yanımdakiler. Didişip kapışarak. 'Yok sizdendi bizdendi; yok benim dedemindi elindeki bu hırka'. Anlamsız hayaller bu, anlamsız ilişkiler. 'F Tipi' bir dünya, hep içine debelendiğim. Son nefesime kadar elim kolum bağlı benim. Gözler tümden kapalı. Kapılar kapalı bana; pencereler hep kapalı; tüm sürgüler kapalı.

Hayat A, B, C ne de E Tipi; herkes olmuş aynı tip; işte 'F Tipi'. Haydi sen de gel de ol Barikat gibi; kendin gibi; düşünen gibi.

Yalanlar savrulur burada, maskeler takılır. İnsanlar birbirlerini daha çok çok kandırır. Kazılır kuyular; gerçekler topraklara gömülür! Sürülür bir bir kendi yolunu bu çizenler. Sürüden kopup kendi olmak 'ölüm' demek. Ölüm yalnızlık demek; yalnızlık 'F Tipi' demek. Oysa, karanlığa hep ışık tutan, aydınlatan, gökyüzünün yedi rengi dolaşır. Uzaklaşır hayaller hep; uzaklaşır yarınlar. Geride kalan sadece benim gençlik yılarım.

Ben uslanmaz aşkların, kavgaların adamıyım. Barut kokusunda hep umudu ben aradım. Sevdam için nice kirli topraklara yatıp kalktım. Ve ben ki tek yarınım; umudun kendisiyim! Düşmanımın mermisinde adım kazılıdır benim! Varsın üstüme gelsin bu zurnalarla kör gece. Ateş bende, ateş binim direnen bu elimde. 'F Tipi' bu dünyada ben ezilen, ben yalnız; ben düştükçe hep kalkan. İşte yine buradayım. Umudu işledim size. Ve de geleceği yine: Harf harf, kemime kelime; aynen kilim gibi; aynen kilim gibi; aynen kilim gibi....

Hayat acımasız olsa da; atsa da bir tokat; derdini bir kenara at; yaşamana bak. Bak da gör gelecek neler getirecek. Benim için gerçek olan senin içinde gerçek. Karanlık gecelere yazdım sözlerimi ışık olsun diye. Çıktım yükseklere, tepelere menfeze. Atladım en derine, diplere. 'F Tipi' bir dünyada insanların yüzüne düşen ifade gözlerimin içindeki endişe nereye kadar devam edecek bu böyle. Bu ne ilk ne de son. İşte geldi Barikat her şeye son.

Saturday, April 26, 2014

Kazim Koyuncu is one of my favourites.


He covered many songs from the Black Sea region

Didou nana (Mingrelian-Lazuri-Georgian)
Ella ella (Hamshen)
Ben seni sevduğumi
Tapancamin sapini
Cilveloy
Narino
Divane aşık gibi
Hayde
Uy aha/Koçari (Turkish-Lazuri)

Kazım Koyuncu (November 7, 1971 in Hopa, Artvin Province, Turkey June 25, 2005 in Istanbul, Turkey) was a Laz folk-rock singer, song writer, and activist.

An ethnic Laz, Koyuncu recorded songs in a number of languages spoken along the northeastern Black Sea coast of Turkey, as well as the language of Laz. He was the founder and singer of Zuğaşi Berepe ("The Children of the Sea" in Laz), a folk rock group founded in 1993. Following the group's break-up in 2000, Koyuncu went on to record two solo albums, Viya! in 2001 and Hayde in 2004, which proved to be extremely popular across Turkey and also in Georgia.

He died during treatment for lung cancer in 2005. Although strongly denied by Health Minister Recep Akdag, it is generally assumed that the Chernobyl disaster was the cause of Koyuncu's cancer, a sentiment shared by many locals and referenced twice in Fatih Akın's film, The Edge of Heaven.

Besides Turkish, he is most famous for having sung in Lazuri, but his albums also contain several songs in Armenian, Homshetsi, Georgian and Megrelian. He also fought for nature and was against the construction of a nuclear reactor at Sinop on the northern Black Sea coast of Turkey. He was a well-known activist in environmental and cultural issues, and other things that were at risk and needed awareness and protection in Turkey.

Friday, April 25, 2014

Pink Floyd-Another Brick In The Wall


 
You, Yes You, Stand Still Laddie!

When we grew up and went to school, there were certain teachers who would hurt the children anyway they could
by pouring their derision upon anything we did
exposing every weakness however carefully hidden by the kids.

But in the town it was well known that when they got home at night
their fat and psychopathic wives
Would thrash them within inches of their lives!

ooooooooooooo, oooooooo, ooooooooooo, ooooooooo, ooooooooo, ooooooooo,oooo.

We don't need no education
We don't need no thought control
No dark sarcasm in the classroom
Teachers leave them kids alone
Hey! Teacher! Leave them kids alone!
All in all it's just another brick in the wall.
All in all you're just another brick in the wall.

(A bunch of kids singing) We don't need no education
We don't need no thought control
No dark sarcasm in the classroom
Teachers leave them kids alone
Hey! Teacher! Leave us kids alone!
All in all it's just another brick in the wall.
All in all you're just another brick in the wall.

Spoken:
"Wrong, Guess again!
Wrong, Guess again!
If you don't eat yer meat, you can't have any pudding.
How can you have any pudding if you don't eat yer meat?
You! Yes, you behind the bikesheds, stand still laddie!"

[Sound of many TV's coming on, all on different channels]
"The Bulls are already out there"
Pink: "Aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaarrrrrgh!"
"This Roman Meal bakery thought you'd like to know."

I don't need no arms around me
And I dont need no drugs to calm me.
I have seen the writing on the wall.
Don't think I need anything at all.
No! Don't think I'll need anything at all.
All in all it was all just bricks in the wall.
All in all you were all just bricks in the wall.

Thursday, April 17, 2014

Masters Of War

Bob Dylan 1963 

 

Come you masters of war You that build all the guns You that build the death planes You that build all the bombs You that hide behind walls You that hide behind desks I just want you to know I can see through your masks. You that never done nothin' But build to destroy You play with my world Like it's your little toy You put a gun in my hand And you hide from my eyes And you turn and run farther When the fast bullets fly. Like Judas of old You lie and deceive A world war can be won You want me to believe But I see through your eyes And I see through your brain Like I see through the water That runs down my drain. You fasten all the triggers For the others to fire Then you set back and watch When the death count gets higher You hide in your mansion' As young people's blood Flows out of their bodies And is buried in the mud. You've thrown the worst fear That can ever be hurled Fear to bring children Into the world For threatening my baby Unborn and unnamed You ain't worth the blood That runs in your veins. How much do I know To talk out of turn You might say that I'm young You might say I'm unlearned But there's one thing I know Though I'm younger than you That even Jesus would never Forgive what you do. Let me ask you one question Is your money that good Will it buy you forgiveness Do you think that it could I think you will find When your death takes its toll All the money you made Will never buy back your soul. And I hope that you die And your death'll come soon I will follow your casket In the pale afternoon And I'll watch while you're lowered Down to your deathbed And I'll stand over your grave 'Til I'm sure that you're dead.------- 
 

Monday, April 7, 2014

Udi Yervant Diyarbakır Korosu’nda

Diyarbakır’da dünyaya gelen ve 1992’de yerleştiği ABD’den geçen yıl dönerek memleketi Diyarbakır’a yerleşen udi Yervant Bostancı, devlet korosuna alınmak için beklediği kadroya kavuştu. Yervant Bostancı, böylelikle Kültür ve Turizm Bakanlığı Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nda görev yapacak olan ilk Ermeni sanatçı oldu.
04 Nisan 2014 Cuma 13:14
Diyarbakır’da Türkler, Kürtler, Ermeniler ve Yahudilerin bir arada yaşadığı, halk arasında ‘Gâvur Mahallesi’ olarak bilinen Hançepek’te dünyaya gelen Bostancı, ABD’den, dönemin Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ile Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in “Yurdunuza dönün” çağrısı üzerine, 21 Haziran 2013’te memleketi Diyarbakır’a dönmüştü. Diyarbakır Devlet Klasik Türk Müziği Korosu’nda sanatçı olarak görev yapmak için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na başvuran müzisyen, geçen yıl Ekim ayında ön sınavı geçmiş ve ilk aşamada ‘misafir sanatçı’ olarak kabul edilmişti. Katıldığı genel sınavı da geçen udi Yervant, koronun kadrolu ilk Ermeni sanatçısı olarak göreve başladı.
Agos’a konuşan Bostancı, geçen ay kadrosunun verildiğini belirterek, “Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in danışmanlarıyla geçen yıl bu konuyla ilgili konuştum. Çok sıcak baktılar. Benim de yüreğim buralarda. ABD’de hiçbir sorunum yoktu ama Diyarbakır sevdası her zaman içimi yakmıştı” dedi. Bostancı, ayrıca, geçen hafta koroda, söz ve bestesi kendisine ait olan ‘Yanarım’ adlı eserinin bir kıtasını Ermenice, bir kıtasını da Türkçe olarak okuduğunu söyledi.
  
Diyarbekir Dansı- Udi Yervant:
 http://www.dailymotion.com/video/xblg5b_diyarbekir-dansi-udi-yervant_music

Friday, March 14, 2014

özdemir erdoğan-kimbilir


Kimbilir bu gidişin dönüşü olacak mı?

Ah nasıl yollarına bakacağım kimbilir?

Ufkumda batan

güneş bu sabah doğacak mı?

Kalben ne kadar dertli olacağım kim bilir?

Kim bilir, kim bilir, kim bilir, kim bilir

Beklemeye tahammül gösterecek bu gönlüm

Beklemeye tahammül gösteriyor bu gönlüm

Ne malum uzun mudur sensiz gececek ömrüm

Belki de baş ucumda arzu ettigim ölüm

Hangi yakın zamanda öleceğim kim bilir

Kim bilir, kim bilir, kim bilir, kim bilir

Cem Karaca - 33 Kurşun (Orijinal)